Yılbaşı hazırlıkları İstanbul’un bir çok yerinde tüm hızıyla sürüyor.
Büyükada da yeni yıla hazırlanıyor. İşte bu hazırlıklardan bazı kareler:
[imagebrowser id=1314]
Adalar Spor Kulübü Derneği, futbol takımı şampıyonluğa ulaştı. Amatör küme 14.grupta son maçında Kartalgücüspor’la karşılayan adalı gençler şu anda 1-0 önde
1946 yılında İstanbul Adalar İlçesinde, merkezi Büyükada’da olmak üzere 10 kişi ile kuruldu. Derneğin kurucularının tamamı Büyükada’da ikamet etmekteydi. Kurucu üyeler, Muhlis Sırmalı, A. Arif Meriç, Necati Hamzaoğlu, Suat Ergil, Muzaffer Budin, Nedim Genç, Aristidi Karidaki, M. Salih Kutucu, Niko Ksida, Muzaffer Polat idi.
Adalar Spor Kulübü 65 yıllık onurlu bir geçmişe sahip olup, İstanbul’un en eski amatör spor kulüplerinden biridir.
[imagebrowser id=1312]
Futbol Dünyamıza örnek olmuş Koço Kasapoğlu (İstanbul Spor), Koço Davula (Emniyet Spor)Onur Belge (Fenerbahçe), Necip Tekçe(Fenerbahçe), Panani(Taksim Spor), Suat Ergün, Sudi Acarlar(Hilal Spor), Lefter Küçükandonyadis gibi birçok ünlü sporcuları bünyesinden çıkartmıştır.
Adalar Spor Kulübü’nün geçmişte başkanlık yapmış ve köklü tarihine yardımcı olmuş kişiler; Sudi Acarlar, İsmail Özyılmaz, Ethem Kirpi, Bedri Düz, Selahattin Erdem, Muzaffer Polat, Erol Tufan Akpınar, Bahri Alyanak, Güngör Toraman, Orhan Uzun, Halil İbrahim Cumhur, Mehmet Yiğit, Mahir Safkan, Hikmet Eliz, Ali Yiğit, Mehmet Sinan Özbay dır.
Şu anda Kulübün başkanlığını Yusuf Bahar devam ettirmektedir.
Büyükada’da yıldardır yaşanmayan bir olay polis kayıtlarına geçti.
Adanın Yörükali semtinde bir otelde 34 yaşındaki Saadettin Aydın odasında başına dayadığı silahıyla intihar etti. Emniyet güçlerinden alınan bilgiye göre Saadettin Aydın Pazartesi günü kaldığı otele giriş yaptı. Ertesi gün cesedi bulununca hemen polise haber verildi. Görevliler Saadettin Aydın’ın başına tek el ateş edildiğini tespit etti. Otel odasında yalnız kalan ve kimseyle bir sorunu olmadığı belirlenen Aydın’ın intihar etmiş olduğu sonucuna varıldı. Cesedi Adli Tıp morguna kaldırılan genç adamın ailesi haberi duyar duymaz olay yerine geldi. Aydın’ın cesedi yakınlarına teslim edildi.
Savcılığın olay hakkındaki soruşturmayı devam ettirdiği yetkililerce açıklandı.
Büyükada’nın en güzel tarihi yapılarından biri olan “2. Grup Tarihi Eser” statüsündeki ev, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ile Adalar Belediyesi arasında imzalanan işbirliği protokolü uyarınca restore ediliyor. Restorasyonun tamamlanmasının ardından köşk Edebiyat Evi (Yazarlar ve Çevirmenler Evi) olarak faaliyete geçecek. Büyükada’nın Maden Mahallesi’nde bulunan köşkün restorasyon giderleri Adalar Belediyesi tarafından karşılanacak. Ayrıca İl Özel İdaresi fonlarından da destek verilecek.
Miliyet’ten Damla Yur’un haberine göre İstanbul Valiliği tarafından onaylanan fon başvurusu doğrultusunda yapının restorasyonuna Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi uzmanları da destek verecek. Restorasyon çalışmaları için titiz bir plan hazırlanırken, elektrik ve sıhhi tesisat işlemleri için de uzman bir ekipten hizmet alınacak. Projenin kısa bir sürede tamamlanarak köşkün Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’ne teslim edilmesi amaçlanıyor. Adalar Belediyesi, adadaki birçok tarihi köşk ve yapıyı benzer amaçlarla değerlendirerek kültür hayatının hizmetine sunmayı planlıyor.
Köşkte dünyanın dört bir tarafından gelen edebiyatçı, şair ve yazarlar Türk aydınlarıyla buluşma imkânı bulacak. Türk edebiyatının küresel düzeyde tanıtımı, küresel edebiyatın da Türk kültürel üretimiyle kaynaşması projenin temel hedeflerinden. Söyleşiler, münazaralar, şiir okuma matinelerinin de düzenleceği etkinlikler kapsamında, genç edebiyatçı adaylarının uluslararası edebiyat çevreleriyle tanışmaları da sağlanmış olacak. Köşkün bahçesine kafe de açılacak.
Adalar’da turistler için yıllardır nostaljik bir öge olarak çekiciliğini koruyan faytonculuğun, elektrikli arabalarla değiştirilmek istenmesine ilçe sakinleri ve bu işi yapanlar karşı çıkıyor. Faytonculuğun devam etmesi için 10 bin imza topladıklarını belirten sektör temsilcisi Hüseyin Çülban, “Ancak, bizi denetleyecek kuralların yazılı hale getirilmesi gerekiyor.” diyor.
Adalar denince ilk olarak akla gelen öge faytonlar. 1800’lerden beri kullanılan ve Büyükada’nın vazgeçilmezi olan faytonlar, hem turistik hem de ulaşım ve taşımacılık bağlamında Adalar’ın en önemli simgesi. Bugün İstanbul’un tanıtımında faytonların çok büyük bir yeri var. Turizm acentelerinin yurtdışından Adalar’a turistleri getirmelerinin en büyük sebebi olarak, fayton turları eşliğinde adanın güzelliklerini turistlere sergilemek gösterilebilir. Peki faytonculuğun da kendine has sıkıntıları yok mu? İstanbul Arabacılar ve Motorsuz Kara Taşıt Vasıtaları Esnaf Odası Başkanı Hüseyin Çülban, “Dünyada ruhsatlı ve tescilli olarak ulaşım hizmetlerine bağlı olarak çalışan tek sektörüz.” diyor. Çülban, “Biz bu sistemi en iyi hizmet verecek şekilde düzenlemek ve kaliteli bir yapıya kavuşturmak istiyoruz. Bunun mücadelesini verirken de kamudan, Kültür Bakanlığı’ndan ve özel sektörden desteğe ihtiyacımız var.” diyor.
Geçtiğimiz aylarda faytonların kaldırılması ve yerlerine akülü arabaların getirilmesi konusu gündeme getirilmişti; ancak Adalar halkı faytonlarına sahip çıktı. İlçe sakinleri faytonların kaldırılmaması için yaklaşık 10 bin adet imza topladı. Çülban, “Kültürel bir varlık olarak Adalılar dışında tüm Türkiye’ye mal olmuş faytonların kaldırılmaması için imza topladık. Faytonları kültürel bir varlık olarak düşünmemiz lazım, sadece bir ulaşım aracı olarak görülmemesi gerekir.” dedi. Fayton ve atların Adalar sakinlerine bir rahatsızlık vermediğini ifade eden Çülban, “Esas rahatsızlığı üzerindekinin çalışma şekli veriyor. Faytonlar Adalıların malıdır.” şeklinde konuştu.
Çülban, hayvanların barınma alanlarında da bazı iyileştirmelerin yapılması gerektiğine dikkat çekti. Her ne kadar faytonlar Adalar’ın en önemli simgesi olsa da, Çülban’a göre faytoncuları denetleyecek bir yazılı kurallar bütünü de bulunmuyor. Çülban, “Faytoncunun şeklini, düzenini ve kılığı kıyafetini belli standartlara oturtan bir yönetmeliğin olması gerekli.” diyerek şu bilgileri verdi: “Yazılı bir metin olmazsa, derebeyi şeklinde konuşarak bu iş olmaz. O metnin de bir an önce hayata geçirilmesi ve bununla ilgili mülki amirimiz, yerel yönetimimiz ve büyükşehir belediyemizle birlikte çalışılması gerekiyor.”
İşini en iyi şekilde yapan faytoncuların tebrik edilmesi gerektiğini; fakat işinde laubalilik yapanlara da caydırıcı cezaların verilmesini istediğini söyleyen Çülban, bu konuda yaşadıkları sıkıntılarla ilgili şu bilgileri verdi: “Şu anda böyle bir şey yapamıyoruz, elimiz kolumuz bağlı. Böyle bir yönetmelik olmadığından dolayı da şu standartlarda ehliyet alırsın veya bu standartlarda ruhsat alırsın ve çalışırsın diye bir şey söyleyemiyoruz. Çok başlılık var. Bu çok başlılığın kaldırılması ve kurallarla çalışan bir sektör haline gelinmesi gerekli.”
‘Bu çok kıymetli bir iş, kendi kendinizin patronusunuz, patron size para ödemiyor, siz ona para ödüyorsunuz. 2 yıldır bu işi yapıyorum.’
Uludağ Üniversitesi mezunu, yüksek lisans yapmak için New York’a gelen Türk genci yaptığı işi böyle tanımlıyor. Nurettin Kırbıyık Al Pacino ile şehir turu yaptığını söylüyor. O, Central Park’ta yarısına yakını Türk olan fayton sürücülerinden biri.
New York’ta 68 faytonun şehir turu yapmasına izin veriliyor. Fayton sahipleri ise çoğunlukla İrlanda asıllı Amerikalılar. Ve bir Türk sürücü işe kabul edildikten sonra yerini muhakkak yine bir Türk’e bırakıyor. Bazı faytonların üretim yeri de Manisa’nın Akhisar ilçesi. Türkiye’nin tek fayton fabrikası Güneş Fayton Central Park’ta kullanılmak üzere tanesi 25 bin liradan hatırı sayılır bir sipariş almış. Fabrika yurt içinde ise İzmir ve Büyükada’ya fayton satıyor.
New York’ta fayton lisansı, taksi plakalarından pahalı. 700 bin doları buluyor. Central Park’ta 20 dakikalık bir turdan 50 dolar kazanan sürücüler, her ek 10 dakika için 20 dolar ekstra ücret alıyorlar. Güzel bir havada günde 15 tur yapabilen sürücüler, günde 750 dolar artı bahşiş kazanıyorlar.Şehirde 68 at arabası, 216 at ve 282 sürücü kayıtlı. Yıllık toplam kazançlarının 15 milyon doları bulduğu sanılıyor.
Hayvan haklarını savunanlar karşı
Hayvan hakları savunucuları ise son günlerde ‘başlarına bela oluyor’. Atların sık sık rahatsızlanması ve bu yıl içinde ikisinin cadde ortasında can vermesinden sonra tepkiler çoğaldı.
Sektöre karşı olan ünlü hayvan hakları savunucuları arasında Calvin Klein, Pamela Anderson ve Lea Michele gibi isimler bulunuyor. Hemen hemen her haftasonu Plaza Oteli önünde toplanan hayvan hakları grupları, faytoncuları protesto etmesine rağmen, belediye faytonlara yasak getirmedi. Ancak at arabalarının çalışma süresi ve atların yaşam koşullarını iyileştirmek için daha sert yeni kanunlar çıkarttı.
Belediye Başkanı Michael Bloomberg ise, Hayvan Hakları temsilcilerinin eleştirilerine karşı, atların New York’un bir simgesi olduğunu ve iyi koşullarda bakıldıklarını belirterek faytonculara önemli destek verdi.
Eğitim için geçici iş
Türkiye’nin değişik şehirlerinden gelen gençlerin çoğunluğu fayton sürücülüğünden kazandıkları paraları yüksek lisans eğitimleri için harcıyor. Yaptıkları işin New York’ta kıymetli işlerden biri olduğunu savunan Türk öğrencilerden biri “Vasıfsız olarak çalışarak başka işlerde kazanılacak paranın en az 2 katını kazanıyoruz. Bu işi meslek olarak değil, eğitim masraflarımızı karşılayacak geçici bir iş olarak görüyoruz” diyor.
Türklerin dışında sürücülük yapanlar arasında İtalyanlar, Arap, Doğu ve Orta Avrupalılar, Pakistanlı ve Hindistanlılar da var.
Fayton ikilemi
Çoğu hayvan hakları savunucusu atların eziyet çektiğini, onların yerine elektrikli faytonların kullanılabileceğini savunuyor. Burada eğitimini tamamlamak isteyen yabancı gençlere göre ise bu iş hem zevkli hem de kazançlı. Makineleşmenin hem işin ruhunu öldüreceğini hem de yeni sorunlar getireceğini ileri sürüyorlar.
“Yaklaşık 15 dakika korumalar ve gazeteciler eşliğinde bir gezi yaptık” diyor, Bahadır Faruk. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan’ın kendisine para vermek istediği zaman ‘Vatanı milleti kurtarın sizden başka birşey istemiyorum’ dediğini aktarıyor.
Erdoğan’ın kendisine, yakın korumaları aracılığı ile bir zarf verdiğini ve kartvizit zannederek zarfı aldığını belirten faytoncu, zarfın içinden 50 dolar çıktığını söylüyor.
Başka kim hem bir film yıldızı ve bir başbakanla dolaşıp üste para alabilir? Üstelik patronuna da para öder!
Bülent EFE
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in talimatıyla karada ve denizde e-bilet dönemi başlıyor.
Mehmet Şimşek, sadece 2011 yılında yaklaşık 183 milyon bilet ve 10 milyon yolcu listesi düzenlendiğinin belirlenmesi üzerine düğmeye bastı. Yarattığı yüksek maliyetler nedeniyle kayıtdışıyla mücadele kapsamında e-bilet düzenlemesi ile artık şehirlerarası ve uluslararası kara ve deniz seyahatlerinde kağıt bilet dönemi sona erecek.
Vatan’ın haberine göre, e-biletle beraber yolcu listeleri de elektronik ortama taşınarak yolcu listelerinde de kağıt sistemi kaldırılacak. Trene, otobüse ve vapura binmek isteyen herkesin e-postası olmak zorunda, çünkü biletler mail yoluyla alınacak. Maliye Bakanlığı’nın elektronik fatura uygulamasından sonra şimdi de elektronik bilet uygulaması başlıyor.
Mevcut uygulamada yolcu biletleri, yolcu taşımacılığı yapan firmalar tarafından elektronik ortamda oluşturuluyor ve internet ortamında satılıyor olmasına rağmen yasal mevzuat gereğince yolculara kağıda basılarak veriliyor. Kağıda basılan biletin ikinci kopyasının, yasal saklama sürelerince mükellef tarafından saklanması gerekiyor.
Ayrıca karayolu taşımacılığında, yolcu listelerinin kağıda basılarak düzenlenmesi ve diğer kopyalarının da acente ve mükellef tarafından yasal süreleri boyunca korunması zorunlu. Seyahat firmaları mevzuatın getirdiği bu yükümlülükler nedeniyle, yüksek bilet basım ve arşivleme maliyetlerine katlanmak zorunda kalıyorlar. Bu kapsamda iş akışlarında acentelerden ikinci nüshaların toplanması ve konsolide edilmesi gibi süreçler de önemli bir maliyet oluşturuyor.
Yeni uygulamaya ilişkin yönetmelik değişikliğinin hazırlandığı ve yarın Başbakanlığa sevk edileceği belirtilirken, Maliye Bakanlığı kaynaklarından alınan bilgilere göre yeni düzenlemenin getireceği sistemin özellikleri şöyle: Artık, seyahat firmalarına bugüne kadar bastıkları kağıt biletleri, elektronik olarak düzenlemelerine izin verilecek. E-bilet izni alan mükellefler, oluşturdukları biletleri merkez, şube, acente ve çağrı merkezi gibi birimlerinin yanında internet aracılığı ile de yolcularına satabilecek. Biletlerini elektronik ortamda düzenlemek isteyen firmalar eğer şirketlerse, ‘mali mühür’ edinmek zorunda olacak. Mali mühür, kamuoyunda, elektronik imza olarak biliniyor. Şirketi olmayan gerçek kişi seyahat acentelerinin ise ‘e-imza’ya sahip olmaları gerekiyor. Bunlarla beraber bütün seyahat firmalarının e-fatura uygulamasına başvurarak e-fatura izni almış olmaları gerekiyor.
Duruşunu ”Biz hayvanları sevelim, sevdirelim amacıyla toplanmış bir grup değiliz. Amacımız, insan merkezli işleyen dünyada unuttuğumuz, görmezden geldiğimiz, zarar verdiğimiz diğer canlıları gündeme taşımak” olarak açıklayan Hayvan Partisi 3 Haziran’da Sivriada’ya gidiyor.
1910’da gerçekleşen köpek katliamının 102. yılında Sivriada’ya gidilecek ve ölüme terkedilen 80.000 köpek için bir mezar taşı dikilecek.
İstanbul’u modernleştirmek amacıyla 3 Haziran 1910’da İttihat Terakki iktidarı, 80.000 köpeği Sivriada’ya gönderdi. Yaz sıcağında köpekler yaşama savaşı verirken, İstanbul köpek ulumlarıyla inledi. Çoğu boğuldu, kalanlar birbirini parçaladı. Yüzyıllardır köpeklerle birlikte yaşayan İstanbullular bu olayı unutamadı. Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı’nda yaşanan felaketler ‘köpeklerin ahı tuttu’ diye yorumlandı. Sivriada da Hayırsızada olarak anılmaya başladı.
Köpeklerin adaya götürüldüğü tarih olan 3 Haziran’da yapılacak etkinlikte köpeklerin anısına bir ‘anı taşı’ dikilecek. Ücretsiz olan bu etkinliğe katılmak isteyenler 11.00’de Kabataş Motor İskelesi’nden ve 11.30’da da Kadıköy Balon’un önünden kalkacak teknee binebilecekler. Ayrıntılı bilgi http://www.hayvanpartisi.org/ adresinde.
The latest news on WordPress.com and the WordPress community.